Yusuf Meral
Şemsiyye tarîkatının tâcı sarı yün kumaş (çuha)’dan olup, şemsesi (gölgeliği) vardır. Üç ayrı parçadan meydana gelip, her bir parça diğerine nisbetle daha sarıdır. Parçalar üzerinde sâlikin derecesine göre aynı renkten çiçekler nakşedilmiştir. Bu tâcın tepesine doğru birbirinden küçük üç dâire mevcûttur. Ayrıca tepesinde mevcût olan düğme ise Şemsiyye dışında Seyyid Yahyâ halîfelerinde yoktur. Zâten bu düğme de sâdece tarikatta belli bir seviyeye gelen perverdeler (yetişkinler)de görülürdü. Öte yandan tâcda mevcût nakşın Peygamber (s.a.v.)’imizin miğferinin altında dikilen pembe nakış olduğu ileri sürülmektedir.
Seyyid Yahyâ zamanından beri sâlik, etvâr-ı erbeayı şartları içinde tekmîl etmedikçe ona tâc giydirmezlerdi. Öte yandan hilâfet-i sırrî zuhur etmedikçe de gül tâbir olunan pulları tâcın tam kenarına koymazlardı.
Bu tarîkatta zikir, zikr-i celî şeklinde yapılmaktadır. Zikirde Esmâ-i seb’a (Lâilâhe illallâh, Allâh, Hû, Hak, Hay, Kayyûm, Kahhâr) ya (Kadir, Kavî, Cebbâr, Mâlik, Vedûd) Esmâ-i hüsnâsının ilâvesi ile on iki esmâ üzerine teslîk-i tâlibîn etmiştir. Aynı zamanda bu tarîkatta riyâzet, halvet ve mücâhede pek kuvvetlidir.
Tarîkatta Bir Günde Yapılan Faâliyetler
Gece vakitlerinde müridlerin terbiyesi ve gece namazı ile meşgûliyet, sabah
namazından sonra Yâsin-i Şerîf tilâveti, vird-i settâr, aşr-i şerîf tilâveti, gün
doğuncaya kadar zikir, iki rekat işrak namazı arkasından iki rekât istiâze
namazı kılınır. Bu namazda Muavvizeteyn sûreleri okunur. Bilâhare istihâre
namazı kılınır. Arkasından sekiz rekât kuşluk namazı kılınır. Bu namazın her
rekâtında yedi kere Kevser sûresi okunur. Güneşin batmasından sonra altı
rekât Evvâbîn namazı, arkasından iki rekât îmânın bekâsı ve iki rekât da
kabrin mûnisliği için namaz kılınır. Bunlardan sonra yüz kere Fâtiha sûresi
okunur. Ayrıca her gün yüz âyet, yüz ihlâs sûresi, yüz salât ü selâm, yüz
istiğfâr okunur. Bunlar dışında Cuma’da veya ayda bir, gece veya gündüz
tesbîh namazı kılmak, mübârek günlerde (kandil vs.) oruç tutmak da tarîkatın
husûsiyetlerindendir.
Şemsî, virde hayli önem vermiştir. Virdin önemi hakkında şunları
söylemiştir:
“Bu vird-i Şerîfe muvâfakat idenlere fâidesi ve âilesi kat’-ı nazar
olup, okunan bütün şehre ve memleket ahâlisine bereketi ve nereden
olursa olsun her belâyı def edici faydası çoktur, eserleri büyüktür.”
Şemsiyye’de devrân mevcûttur. Nitekim halîfelerinden Abdülhay
Kayserî, Kayseri’deki irşâdı sırasında sekiz halka olurlardı. Ancak bir
defâsında yer dar olduğundan sıkışıklığı ortadan kaldırmak için, devrânı terk
ederek, durumu Şemsî’ye bir mektupla bildirmişti. Şemsî, cevâbî
mektubunda bunun yanlış olduğunu belirterek, devrâna devâm edilmesini
istemiştir.( bkz. Şemseddin Sivâsî,Hayatı,Şahsiyeti,Tarikatı,Eserleri.c.ü. ilahiyat fakültesi dergisi, IX/2 2005 Prof.Dr. Hasan Aksoy