Yusuf Meral
Şehirler, ziyaretçilerini medeniyetleriyle karşılar; kültürleriyle uğurlar.
Şehirler; evleri, villaları, apartmanları, parkları, bahçeleri ; işyerleri, marketleri, göz kamaştıran albenili vitrinleri , asfalt yolları, ışıltılı kavşakları ile karşılar ziyaretçilerini ama hanları, hamamları, kervansarayları ile görkemlidir; kaleleri,surları ile ihtişamlıdır medreseleri ile itibarlı , kümbetleri ile gizemlidir.
Hayatımızı kolaylaştıran, yaşamımızı rahatlaştıran,daha yaşanır kılan medeniyettir, tekniktir, ama asıl bize biçim veren, özümüze öz katan, biz’i ‘biz’ yapıp, başkalarından ayıran kültürümüzdür! Önde olan görünüştür, özde kalan kültürdür. Hoş gelir ışıltı göze, sevilir pırıltı ‘ ama ‘tarih’ aranır ; parıltı beklenir ama ‘geçmiş’özlenir; gözde kalan şekil ama hafızaya kaydedilen, özdür, mânâdır.
Şehirleri şeklen imar eden ve güzelleştirenler ;işçiler, teknisyenler,teknikerler, uzmanlar,mimarlar, mühendisler şüphesiz..Ama şehirleri bir de mânen inşa edenler,şehirleri mânen güzelleştirenler, şehre ruh verenler vardır; şehirlerin bir de mânâ erleri,mânâ pirleri, mânâ hattatları vardır…
Veliler, erenler, evliyalar; şehitler,yiğitler, gaziler; şairler, ozanlar, yazarlar; ressamlar, nakkaşlar, hattatlar velhasıl bütün sanatçı ve sanatkârlar o şehrin fikir pîrleri, düşünce mühendisleri, manevi mimarlarıdır…
Manevi mimarlarımızla toprak değil , gönüller fethetmişizdir ; kılıcın yapamadığını, kalem ‘fikirle’ yapmış ; ilimle, irfanla aşılmıştır çoğu zorluklar..Buhranlarda HAK âşıklarına koşulmuş; bunalımlarda âkil adamların varlığı rahatlatmış; fikirleri, tembihleri, nasihatları rahmet gibi gelmiş, gönüllere su serpmiştir…
Türk-İslâm-Tasavvuf tarihimizin mânâ mimarlarından, gönül fâtihlerinden biri de, türbesi Sivas’ta olduğu için daha çok Şems- i Sivâsi olarak bildiğimiz, Zile doğumlu Şemseddin Ahmet’tir…Biz bundan sonrasını ‘devrini irşaden erenimizin, fikir ve eserlerini derenlerimizle kitabın muhtevasına bırakıyoruz…
Nereli olursa olsun, ülkemizi, milletimizi fikirleriyle aydınlatan ; bunalan gönüllere ferahlık; sıkılan ruhlara huzur dağıtan, Yunus’tan Hacı Bektaşı Veli’ye; Mevlana’dan Hacı Bayram Veli’ye, Yesevi’ye kadar bütün ‘güneşler’ bizim!
Şemslerimiz’i, ‘Tarihi ve kültür değerlerimiz’i nerde olursa olsun, hangi mekânda bulunursa bulunsun; yazmaya, anlatmaya ,yâdetmeye çalışan ‘bütün kalemler’ bizim!
Sayın Meraller,“Kayserili ve Kayseri’de Yaşayan Şair Ozan ve Yazarlar” kitabı gibi, isâbetli bir projeyi bizlere sunduklarında ; son şeklinin verilmeye çalışıldığı sırada haberdâr olduğum bu mânâ yüklü eserde, ‘Önsöz gibi bir katkı’da bulunmanın mânevi huzurunu yaşarken; ‘ilmi, tasavvufî bir konuda söz söylemenin mânevi sorumluluğu da kendini hissettirdi.
Daha önce memleketlerindeyken, memleketlerine “Her Yönüyle Zile” ve “Zile’de Camiler, Türbeler, Veliler ve Efsaneler” isimli kitaplarıyla, Tokat’ımızın tarihi dokulu, mânevi iklimli ‘Zile’ ilçesine hizmet veren araştırmacılarımız, bu sefer Kayseride’yken, yine ilçelerinin bir ulu değerini, bir nurlu evliyasını, Seyyid Burhaneddin diyarından Erciyes’imizden yâdetmeye çalışmış, çabalamış, gayret göstermişler…
Ne mutlu bu kutlu çabaya , ne mutlu Semra Meral – Yusuf Meral Hocalarıma… Elinize,gönlünüze sağlık. Nice eserlerde buluşmak temennisi ve İlâhi takdirin yanınızda olduğu inancımla, tebrik ediyorum.
Mustafa YALÇIN
01.Ocak 2010
Kayseri Büyükşehir Belediyesi
Genel Sekreteri