Yusuf Meral
DİVAN-I ŞEMS- ŞEMSİ DİVÂNI
(Dîvân-ı Ârifâne, Dîvân-ı İlâhiyât, Dîvân-ı İlâhiyât ve Gazeliyât , Divançe)
Tasavvufi ve dini düşüncelerini anlatmak, duyurmak, hissettirmek, yaymak ve halkı irşâd etmek amacıyla Hazreti Şemseddin Ahmed, şiirler de yazmıştır.
Yazdığı şiirleri “ Şemsi Divânı” adını verdiği kitapta toplamıştır. Şiirlerinde daima Şemsi mahlasını kullanmıştır.
Şiirlerini, aruz ve hece vezniyle yazmıştır.
Arapça ve Farsça kelimeleri sıkça kullanmış; Divan Edebiyatı nazım şekillerinden murabba, muhammes, gazel, müfred ve kıt’a’ya yer vermiştir.
Divanında 120 şiir bulunmaktadır. Bunun 104’ü gazel, 8’i müfred, 2’si muhammes, 1’i kıt’a ve 5 tanesi de murabba’dır.
Hazreti Şems, şiirlerinde daha çok şu kalıplara yer vermiştir:
1.Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
2.Mefîilün mefâîlün mefâîlün mefâîlün
3.Mefûlü mefâîlün mefâîlü feûlün
4.Fâilâtün feilâtün feilün
5.Mefâîlün mefâîlün feûlün
6.Mefûlû mefâîlün mefûlü mefâîlün
7.Fâilâtün mefâîlün falûn
8.Müstefilün müstefilün müstefilün müstefilün
9.Mefûlü fâilâtün mefûlü fâilâtün
10.Fâilâtün fâilâtün fâilün
11.Mefûlü fâilâtü mefâilü fâilün
12.Müstefilün fâilün müstefilün fâilün
13.Müstefilün müstefilün fâilün
Şems-i Divân-ı’nda Yer Alan Şiirlerden Bazı Örnekler.
Na’t-ı Şerif
Kapuna geldi âsiler şefaat yâ Resûlallah
Suçını bildi kâsîler şefaat yâ Resûlallah
Kapundan özge yok kapum tapundan özge yok tapum
Budem geldüm bilip suçum şefaat yâ Resûlallah
Garik-i bahr-i isyânam harîk-i nâr-ı hicrânam
Fakiram zâr u giryânam şefaat yâ Resûlallah
Yolum sed eyledi ağyâr kılup gurbetde işüm zâr
Elüm tut lutf ile kurtar şefaat yâ Resûlallah(26)
Ne itdüm ise ben itdüm yanıldum nefse zulm itdüm
Henüz cürmüm bilip geldüm şefaat yâ Resûlallah
Ne ilmüm var ne a’mâlüm perîşân cümle ahvâlüm
Tolu vesvâs ile bâlüm şefaat yâ Resûlallah
Çü geldük biz sefîhâne nazar kıl sen hakîmâne
Vasiyyet kılman ihvâna şefaat yâ Resûlallah
Marîz-i zâlim-i nefsem yanıldum turmadum epsem
Kapundan dilerem esem sefdat ya Resuiallah
Bu Şemsi abd-ı âbıkdur ne itsen ana lâyıkdur
Velî yolunda sâdukdur sefdat sefdat ya Resuiallah
Vezin: Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün
Na’t-ı Şerif
Ey saçun zencîrini (velleyl) hoş tâ’bîr ider
(Vedduhâ) envâr-ı rûyundan aceb tefsîr ider
Gerçi Sidre Müntehâdur kaddine nisbet degül
Nass-ı mi’râc zîrâ andan geçdugün tezkîr ider
Aynı aynu’n-nûrunun meşhûn hak olduğını
Âyet-i (mâzâğa) inkâr ehline tabsîr ider
Dest-i Hakka mazhar olduğın yed-i tûlâsmun
(Mâ rameyte iz rameyte) dinle gör takrir ider
Nezd-i Hak’da kadrini bilmek dilersen ümmetâ
Gel (leamrük) âyetin okı ne hoş takrîr ider
Canı zulmetde kalan erbâb-ı nâsûte sala
Diniesün bu na’tmı fi’l-hâl anı tenvîr ider
Bahr-i ilminden anun bir kaîreye vâsıl olan
Çâh-ı kalbinde ma’ârif zemzemin tefçîr ider
Hayl-i cem’ine bakan ol server-i İskenderün
Çok cündinde siyahı olduğın tefkîr ider
Şekve-i darına mazhar oldı bulmadı felah
Sünnet-i garrâsını her kim anun tahkir ider
Bâb-ı kudretde anun bir lem’a iden iktibas
Sûretü’n-nûrı o kes her levhaya tasvîr ider
Kâf-ı nahvetde afârît idi abdâl-ı Kureyş
Mu’cize zeneîresiyle gör nice teshir ider
Gerçi suret mağrıbında gârib oldı ol güneş
Dem-be-dem cân maşrıkında âlemi tebşir ider
Gayret idüp sa’y ile vehm ü hayâl mahcubına
Vasfını âşıklara her kuşede teşhîr ider
Rûz-ı ferda lutf ile binüp semend-i himmete
Şefkatinden hem şefâata zeylini teşmîr ider
Na’t-ı gülzarında bülbül olduğum ucb olmasun
Lâ-cerem mahbûbınun zikrin kişi teksir ider
Şemsî biiüp aczini ider nu’ûtından sükût
Lîk dil müftisi andan men’ ile tahzîr ider
Vezin: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
Na’t-ı Şerif
Ey fahr-ı cihân hâce-i kevneyn-i müzekkâ
Erbâb-ı kerâmâta tapun maksad-ı aksâ
Zâtundur olan vâsıta-i feyz-i ma’ârif
Şevkundur iden âyine-i kalbi mücellâ
Ey mekteb-i ilmünde şehâ bir müteallim
Âdem ki yed-i kudret ile oldı mürebbâ
Tâ nûr bu/a rûy-ı zemin ü mûcid-i âlem
Eflâki sen ün sân un içün eyledi inşâ
İrişse senün asrına tâbi’ ola idi
Feyyâz-ı Kelîm olmış iken Hazret-i Mûsâ
Hayy oldı kamu mürde gönüller nefesünden
İhyâ-yı beden kılsa n’ola mu’ciz-i İsâ
Şemsî anı yakmadı bugün âteş-i aşkun
Yüz suyı ile varmaya ol Hazret-i ferda
Vezin: Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
GAZELLERİ
Derd-i aşka düşmeyen dermana olmaz âşinâ
Cevre mahrem olmayan ihsana olmaz âşinâ
Cân u başın saklayanlar tâ ebed bîgânedür
Canı îsâr itmeyen cânâna olmaz âşinâ
Çâh-ı hisselden per-i himmetle a’lâya uzan
Katre derya olmadan ummana olmaz âşinâ
Cehd idüp râh-ı ibâdetde ferîd ol tâlibâ
Kulluğın bildürmeyen sultâna olmaz âşinâ
Zülflne irmek dilersen ko seri meydânıda
Başını top itmeyen çevgâna olmaz âşinâ
Arif olmak isterisen gel nedânem dersin al
Bildüginden geçmeyen irfana olmaz âşinâ
Sufra gibi sürmeyen yüzin yere her subh u şâm
Cânib-i Hakdan gelen mihmâna olmaz âşina
Tâliba ko gafleti şevk ile gir tâ’atına
Zevk-i dîni duymayan îmâna olmaz âşinâ
Şemsiyâ şem’-i ruh-ı cânâna yak her varunı
Bâl ü perrin saklayan pervane olmaz âşinâ
Vezin: Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
r