Gazeteci-şair ve yazar
1955 yılında Kayseri-Tomarza-Sosun Köyü’nde doğdu.
Özel sektörler ve KASKİ’de görevlerde bulundu.
1986 yılında Halk Şairleri Kültür Derneği kurucu üyeliğinde bulundu.
1995 yılında Elif Tv. Daha sonra çeşitli gazetelerde görev aldı. 2001 yılından beri HÂKİMİYET GAZETESİ’nde aktif olarak Sosyal,Kültür ve Sanat muhabirliği yapmaktadır.Hâkimiyet Gazetesi’ndeki; Gazetecilik, kültür ve haber dalında gösterdiği olağanüstü başarılarından dolayı, değişik tarihlerde ve değişik
kuruluşlarca TEŞEKKÜR BEGESİ ile onurlandırılmışlardır. Bunlar sırasıyla şöyledir:
Kayseri Halk Şairleri Kültür Derneği ‘nce ”Kültür Sanat Habercilik” 1986
Zamantılılar Derneği’nce “ Kültür Sanat Habercilik” 2003
Develi Belediyesi’nce “Kültür Sanat Habercilik” 2006
Dadaloğlu Belediyesi’nce “Kültür Sanat Habercilik” 2008
Türkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şubesi’nce “Kültür Sanat Habercilik” 2008
İnternet, Edipler Kahvesi Şiir Derneği’nce “ Kültür Sanat Habercilik” 2009
Ürgüp FM ve Kapadokya Yazarlar Birliği’nce “Kültür Sanat Habercilik” 2009
Festivallerin ve şölenlerin vazgeçilmez gazetecisi olup, Kayseri’de “FESTİVALLERİN GAZETECİSİ” olarak da tanınır.
Kayseri sınırları içerisinde düzenlenen festivaller ve şölenlerin fotoğraf arşivlerine de sahiptir.
Evli ve üç çocuk babasıdır.
Yüksel KALKAN’ın;
SOSUN KÖYÜ
ERKİLETLİ MUSTAFA HOCA
KAYSERİ’DE GECE KONDU
adlarında basılmış üç kitabı bulunmaktadır.
BEN ŞEHİRDE KAYBOLURUM
Ben şehirde kaybolurum,
Şehir bende kaybolur.
Şehir bugün sessiz,
Şehir sarhoş.
Bazen hantala benzetirim,
Bazen beyazda kaygısız gözükür.
Kaygısızın yeni ismi kent.
Burada mevsim yaşamaz,
Yarın umut olmaz bu şehir.
Feryat figan ağlayanlar,
Yoksulun üstüne bir kâbus.
Ezikliği mutluluğa dönüşmez.
Şehir denen yerde mi,?
Vurgun yemiş gönüller.
Sefalet kıskacında alnı terli insanlar,
Harmanda dönen öküz gibi döner durur.
Dağ yamacında yaşayanlar vardı,
Ekmeğini toprakla kazananlar.
Kanat çırpan turnaya benzerler,
Ölümsüzlüğe onlar süzülür.
Gün batarken sevinen yarasalar,
Yenik, yorgun insanların üstünde.
Tetikler düşer hayallerin beyazına,
İşte o zaman kar yağar,
Kir yağar,
Kan yağar.
Lekelenir üstümüz,
İntizar vitrinine benzer sokakları.
Sokakların intihar kokar.
İsyan edip baş kaldırmak ne fayda,
Cellat şehir insanı un gibi öğütür.
Can pazarı yaşanır, akşam karanlığında.
Dünü, bugünü hep aynı bu şehrin,
Yağmurdan önce çöker,
Kentin üstüne karabulut.
Sefalet aynası yansır yüzüne,
Sessizlik türküleri dinler yüreğim,
Yorgunluğumu aklıma düşürür.
Yine de sen çal, acılı bir arabesk şarkı,
Yıldızlar düşsün birer birer sokaklara.
Yeniden dirilmemiz gerekir,
Ömrü çürüten bu şehirde.
Ben şehirde kaybolurum,
Şehir kaybolur bende