Akademisyen, yazar, şair
08.08.1934 Bor doğumlu. Bor Ortaokulu, Niğde Lisesi (1955) Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi mezunu (1959). Askerliğini Borçka’da Lv. Atm. si olarak yaptı (1960-1961). Göreve Vakıflar genel Müdürlüğü’nde memur olarak başladı (1959-1962). Kayseri İmam-Hatip Lisesi Öğretmeni (1963-1965), Ankara Radyosu radyo ile Eğitim Merkezinde yazar öğretmen oldu. İmtihan ile Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü Müdür yardımcısı ve İslam Mezhepleri Tarihi öğretmenliğine atandı (1966). Bu Enstitüde İslam Dini Esasları Bölüm Şefliği yaptı. Ankara Ü-İlâhiyat Fakültesi’nde doktora imtihanlarını vererek İlâhiyat Doktoru diploması aldı (1976). YÖK kanunu ile Erc. Ü. İlâhiyat Fakültesi Öğr. Görevlisi (1982), Yrd. Doçent (1984) anabilim ve bölüm başkanlıkları dekan yardımcılığı (7 yıl) görevlerinde bulundu. Bağdat Üniversitesi’nde (1970-1971) ve İngiltere Kent Üniversitesi’nde dil çalışmaları yaptı (1993). Bilimsel toplantılarda bildiriler, Kayseri tarihini ve kültürünü içeren konferanslar verdi, makaleler yazdı, radyo-tv programları yaptı.
Yayın hayatına 1950 yılında Niğde’nin Sesi gazetesi başyazarlığıyla başladı. İlmi makaleleri yanında yirminin üzerinde yayınlanmış eseri vardır.
Fen Dersleri Öğretmeni Nefiye Balcıoğlu ile evli olan (08.02.1964) Ecer’in iki kızı ve bir oğlu vardır. 08.08.1999 tarihinde emekli olan Ecer İLESAM ve Kayseri Türk Ocağı üyesidir. Hakkında iki lisans tezi yapılmıştır. Adına birçok ansiklopedi, yıllık ve salnamelerde rastlamak mümkündür. Eserlerinin bazılarının isimleri şöyledir:
1- İmanla ilgili kırk hadis (Çeviri). Niğde, 1960
2- İmanın akıl ve ilimle münasebeti. Ankara, 1963 (Diyanet İşl.Bşk.lığı yayını)
3- İslâm mezhepleri tarihi (Prof. Dr. Avni İlhan ve Prof. Dr. Mustafa Öz ile birlikte). İzmir, 1977.
4- Türk din bilgini Matüridî. Ankara, 1978.
5- İslâm mezhepleri tarihine giriş, Kayseri, 1980.
6- İyilikte yarışmak, Kayseri 1983 (Televizyon konuşmaları).
7- Üç Tebliğ, (Vehhabiler – İbn Sina – Mekke Şerifleri). Kayseri, 1985.
8- İslâm Tarihi dersleri, (Metod – Kaynak – İlk Devir). Kayseri, 2000, 2.Baskı, Erciyes Üniversitesi Rektörlük yayını.
9- İslâm Tarihi dersleri II (Dört Halife dönemi). Kayseri, 2000, 2. Baskı. Erciyes Üniversitesi Rektörlük yayını.
10- Lâiklik, Din ve Türkiye, (Prof. Dr. Ü. Günay ve Prof. Dr. Harun Güngör ile birlikte). Ankara, 1997.
11- İlk Osmanlı Kadısı Dursun Fakih, Kayseri, 1995, Küre Belediye Başkanlığı yayını.
12- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi ve Feteva-yı Ali Efendi maddesi. Türkiye Günlüğü Dergisi’nden. (Sayı: 46) Ayrı basım, 1997.
13- Atatürk’ün din ve İslâm dini hakkındaki görüşleri. Kayseri, 1998
14- Toplumsal Değişme, Tasavvuf, Tarikatlar ve Türkiye. (Prof. Dr.Ünver Günay ile birlikte), Kayseri, 1999, Erciyes Üniversitesi Rektörlük yayını.
15- Tarihte ve günümüzde İhvan Ül-Müslimin Örgütü. Kayseri, 2. Baskı. Erciyes Üniversitesi Rektörlük yayını.
16- Tarihte Vehhabi Hareketi ve etkileri, Ankara, 2001, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) yayını.
17- XIII. ve XIV. Yüzyıllarda Kayseri Kültür ve Tarihi. Ankara, 2001, Kayseri İlâhiyat Bilimleri Araştırma Vakfı yayını.
18- Dinimiz İçin Dilimiz, Kayseri, 2001.
19- Zararlı Dinî Faaliyetler ve Amaçları, Kayseri, 2004.
20- İslâm Tarihinde üç olay, Kayseri, 2004.
SEVGİ VE HOŞGÖRÜ KÜLTÜRÜMÜZ*
Tarihimizde hoşgörülü, sevecen kültürün oluşmasında ve günümüze kadar ulaşmasında töre ve düzene bağlı (kağan, sultan, han, bey… gibi) devlet adamlarımızın alp-ozanlar, tekke şairleri, Sünnî-alevî saz şairlerinin… oluşturduğu sözlü edebiyat kültürünün, destanlarımızın, ninnilerimizin, masallarımızın velhasıl şair ve ediblerimizin rolleri olmuştur (Bkz. İ. Görkem, “Dünden Bugüne Türk Sözel Edebiyatı”, Akpınar Dergisi, Nisan 2008, Sayı 14, 13-20). Atalarımız Kur’an ile karşılaştıkları zaman mistik yönünü Ahmed Yesevî (öl. 1166)’den, ibadetler yönünü Ebu Hanife (öl. 768)’den, inanç (akaid) yönünü de Mehmed Matüridî (öl. 944)’den öğrenmişlerdir. Ebu Hanife diğer fıkıh mezhep imamlarının hepsinden daha toleranslıdır. Mehmed Matüridî ise “Dinde yanlış yönelişler içerisinde bulunan ve küfre düşen insanlarla diyaloğu kesmemek; onlarla, güzel sözler söyleyerek ilişkiyi sürdürmek; hem semâvî kitapların, hem aklın öngördüğü bir davranma biçimidir. Böylece insanların İslâm’a yönelişleri artar, din birliği sağlanır” anlayışındadır (Hanifi Özcan, Matüridî’de Dinî Çoğulculuk, İst. 1995, 122). Ahmed Yesevî ve O’nun izleyicileri şairler sevgi ve aşkı insanı yücelten, olgunlaştıran, Tanrı’ya ve Tanrı’nın yarattıklarına yaklaştıran, insanı hayvanlıktan kurtararak insan yapan özelliğe sahip olduklarını anlattılar. Yesevî’ye göre Tanrı’yı tanımanın yolu aşktır ve “Aşk olmasa tanımak olmaz Mevlâm seni” diye anlatır. “Aşksızların hem canı yok, hem imanı yok” diyen Yesevî insan sevgisini, hoşgörüyü özetleyen şu iki mısraı dikkat çekicidir:
“Sünnet imiş kâfir de olsa incitme sen
Hüdâ bîzar’dır, katı yürekli gönül yıkandan”
*Millî Kültürden Millî Birliğe, sa: 298-299