Halk şairi Süleyman AKBAŞ, 1965 yılında Kayseri İli Tomarza İlçesine bağlı Seyit Osman Cingözoğlu Köyü’nde doğdu.
Türk’ün Oğuzlar soyundan Dadaloğlu aşiretine mensup olan şair evli ve dört çocuk babasıdır.
İlk şiiri “ Kültürün Günlüğü” antolojisinde yayımlanmıştır. Şairin diğer şiirleri “Kayseri Kültür Ocağı” dergisinde yayınlanmıştır.
İlkokul mezunu nolan Ozan, içinde var olan ozanlık yeteneğini geliştirerek bugünlere gelmiştir.
Küçük yaşta anne ve babasını kaybederek yetim ve öksüz büyüyen ozan, halen serbest çalışarak geçimini sürdürmektedir.
22 yıldır şiir yazıyor. Halk içinde Ozan Büryani olarak tanınan Ozanımıza, Büryanî mahlası Âşık Cefai ( Galâp Güler) tarafından verilmiştir.O,Bir dörtlüğünde bunu şu şekilde dile getirmektedir:
Dağları inletir feryadım sesim,
Günden güne arttı efkârım yasım,
Âşık Galip Güler verdi mahlasım,
Süleyman Akbaş’tım Büryânî oldum.
NASİHAT
Allah’a ibadet bu ilk vazifen,
Yoksa orta yerde kalırsın gardaş.
Anneni babanı incitmez isen,
Hayır dualarını alırsın gardaş.
Hak yolundan eğri yola gidersen,
Affeylemez Mevlam kul hakkı yersen,
Helâl varken harama meyledersen,
Kendin cehennemde bulursun gardaş.
Birgün olur cansız ata binersin,
Daracık kabire sende girersin,
Münkere Vekire hesap verirsin,
Meleklere teslim olursun gardaş
Seni yıkmak için düşmanların var,
Nefis,haram, zina yoldaşı kumar
Bunları kâr sanma hepisi zarar,
Gittiğin yollarda ölürsün gardaş.
Büyüklere hürmet, öksüze şefkat,
Yaparsan alırsın bir çok mükafat,
Amel defterine yazılır kat kat
Mizanda beraatın bilirsin gardaş.
Kendin bile bile atma ataşa
Ömrünü beyhude geçirme boşa,
Oku Kur’Ân’ını huzurlu yaşa,
Kalpten kötülüğü silersin gardaş.
Nazik beden, tatlı candan geçersin,
Emanetsin bu dünyadan göçersin,
Ecel şerbetini her an içersin,
Azrail’den aman dilersin gardaş.
Yaradan aşkına secde edersin,
Resülümmetine vecde edersin,
Yüce Hakk’a canın mücde edersen,
Arşın gölgesinde gülersin gardaş.
Ozan BÜRYÂNÎ’em söyler sözünü,
Rabbine bağlamış kalbten özünü,
Kısmetse giyersin kefen bezini,
Mahşerde hesaba gelirzin gardaş.
Not: Ozan BÜRYÂNÎ’nin bu şiiri KAYSERİ AŞIKLAR yarışasında BİRİNCİLİK ödülünü almıştır.
KAYSERİM
Soğuk akar suyun havası serin,
Kokar burcu burcu gülün Kayserim.
Mimarsinan dilde çoktur eserin,
Erciyes’tir senin dalın Kayserim.
Ali Dağı Bakar durur karşında,
Bereket var toprağında taşında,
Seyit Burhanettin yatar döşünde,
Erenler yatağı ilin Kayserim.
Hacılar Bağı’nın kokar gülleri,
Kur’ân okur müminlerin dilleri,
Endürlük’ün çağlar akar selleri,
Şairlere ilham olun Kayserim.
Çok güzel Erciyes Tekir Yaylası,
Hisarcık’ın tatlı olur ayvası,
Gezdim,gördüm Paris olmuş Talas’ı,
Gıvrım gıvrım gider yolun Kayserim.
Var mıdır emsali var mıdır hani,
Ozan Dadaloğlu,Âşık Seyrani,
Gevher Nesibe’yle Ahi Evrani,
Yoksullara yardım elin Kayserim.
Tacettin-i Veli’yle anılır adın,
Raylı sistem vermiş Kayserim tadın,
Osman Kavuncu’yla, Tennuri Kadın,
Nakış nakış olur halın Kayserim.
Yiğit Battalgazi, Kılıçaslan’ı
Cemil Baba ile Seyit Osman’ı
Dünyada söylenir Selçuklu Hanı,
Garipleri sarar kolun Kayserim.
Helvacı Baba da yaptırmış Hizmet.
Hunat Hatun yapmış camisi nimet,
Diyorlar her yerde Kayseri cennet,
Hep Allah der dilin Kayserim.
Yüce Erciyes’in dik durur başı,
Mancusun’dan çıkar yapının taşı,
Bünyan’da çok meşhur ye arabaşı,
Alın teri kokar balın Kayserim.
Kekik kokar Süt Donduran Yaylası,
Karakovan balı yapar arısı,
Sucuğu,çemeni var pastırması,
Rahmet yağar akar selin Kayserim.
Kayseri’dir Süleyman’ın sılası,
Mantısında olmaz asla hilesi,
Kurşunlu Camisi,yaşar kalesi,
Sultan Sazlığı’nda gölünKayserim.
Erciyes
Beyaz duvağını giymiş başında,
Söylenir dillerde sözün Erciyes.
Çok yiğitler mihman oldu döşünde,
Tepelerin senin kuzun Erciyes.
Yüksektir celalin dik durur başın,
Çok şiddetli senin yamandır kışın.
Bana elmas inan toprağın taşın,
Cenneti andırır düzün Erciyes.
Yaz gelince saran yeşili alı,
Cemalinde Allah adı yazılı.
Çiçeklerin verir arıya balı,
Gelinlik kız gibi nazın Erciyes.
Çağlayarak akar dökülür selin,
Kekik gül kokusu savurur yelin.
Kucak açmış sana Kayseri ilin,
Ötüşür Turna’lar,Kaz’ın Erciyes.
Solunda Hisarcık sağın Hacılar,
Sende kayak kayar kardeş bacılar.
Derman olur suyun diner acılar,
Aşımın içinde tuzun Erciyes.
İlkbahar,güz,yazın sana çıkılır,
Lale,Sümbül boynun eğmiş bükülür.
O zirveden dört bir yana bakılır,
Doğan aya benzer yüzün Erciyes.
Tekir Yaylası’nda koyunlar otlar,
Mekan olmuş sana yaylalar yurtlar.
Sende rızık arar aç kalan kurtlar,
Volkan dolu senin özün Erciyes.
Ozan Büryani’yem koyun heyledim,
Seninle avundum gönül eğledim.
Ekmeğime katık oldun söyledim,
Yıkıp çatma kaşın gözün Erciyes.
FELEK
Aleme bahar,yaz çiçekler açar,
Bana garezin ne bilemem felek?
Çok yaya gezdirdin bıraktın naçar,
Anladım Dünya’da gülemem felek.
Kırk bir yaşındayım halen ağlarım,
İçin için erir,akar yağlarım.
Meyve vermese de yeşil bağlarım,
Muhanet lokmasın alamam felek.
Yetmez mi bukadar çektiğim çile?
Ölsem de işimde yapamam hile.
Bırakın dostları düşmana bile,
Hayatta kötülük dilemem Felek.
Selvi çınarların kırmam dalını,
Namertlerin yemem verse balını.
Bırak yetim hakkın,öksüz malını,
Kulun helalini çalamam felek.
Çok şükür razıyım neyse kaderim,
Hak yoluna canım kurban ederim.
Zaman geldiği an ben de giderim,
Bilirsin Dünya’da kalamam felek.
Boyum Avşar,Dadaloğlu Boyun’dan,
Toros Dağları’nın içtim suyundan.
Soyum Gözübenli dayım soyundan,
Tükürdüğüm asla yalamam felek.
Ozan Büryani’yem kendim bilirim,
Kızım Hilal ülküm için ölürüm.
Kerbela’ya varsam susuz gelirim,
Kansızlar suyundan dolamam felek