Kategoriler
Şairler

Ali SALMAN

Ali SALMAN

 

    1945 Kayseri-Hasancı Köyü doğumludur.

    İlkokulu Köyünde okur.1958 yılında Kayseri’ye gelirler.
Pazarören Mimarsinan İlköğretmen Okulu’nun sınavlarına girer.Ancak kazanamaz.Oraya benzeyen Anatamir Fabrikası Çırak Okulu’nun sınavını kazanır.Okul 3 yıllık ve yatılıdır.Okulda,Öğleye kadar teorik dersler,öğleden sonrada atölyelerde pratik eğitim yapılmaktadır.
Okul bitince dışarıdan ortaokul imtihanlarına girer.Daha sonra Akşam Lisesi ve Yıldız Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü bitirir.
1973 yılında mimar olur.
1979 yılı sonlarına kadar Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Bölge Müdürlüğü’nde mimar olarak çalışır.Bu tarihten sonra kendi mimarlık bürosunu açar,serbest mimar olarak çalışmaya başlar.V.dönemde Mimarlar Odası Şube Yönetimine seçilir.Köy Enstitüsü binaalarının koruma altına alınması çalışmalarının Kayseri ayağını yürütür.Sonraki yıllarda da  oda çalışmaları bağlamında Türkiye’nin bütün illerini dolaşır. da yönetiminden ayrıldıktan sonra da üst kurul delegesi ve uzlaştırma kurulu üyesi olarak katkılarını sürdürür. 2 dönem Mimarlar Odası TMMOB. delegesi seçilir.

    Evli 2 çocuk,2 gelin, bir torun ve bir eş sahibi olan yazarın bir çok şiiri çeşitli dergilerde Nazım Hikmet’le ilgili bir makalesi Cumhuriyet Gazetesi’nde  yayınlanmıştır.Mimarlık çalışmaları yanında Atatürkçü DÜŞÜN Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğü, 3 ayda bir yayınlanan İMECE Dergisi Kayseri Temsilciliği ve CUMOK Kayseri temsilciliğini sürdürmektedir.

    Şairin Nisan 2010 yılında “ÜŞÜYORUM”  isimli bir şiir kitabı, Laçin yayınları arasında çıkmıştır.

(özgeçmiş ve şiirler; yazarın, “ÜŞÜYORUM” isimli şiir kitbından alınmıştır.

                                   BİR  KADIN

Bir kadın tanımıştım.
Bundan yıllarca önce.
Hastaydı yatıyordu.
Güldü beni görünce.
Hem hastalıktan
Hem de tandırdan gelen hardan
Yüzünden boncuk noncuk
Ter akmıştı durmadan.

Komşular geliyordu sabahın seherinde.
“Gözün aydın” diyerek
Aside ellerinde.
Henüz bir gün geçmeden yataktan kalkıyordu.
Nasıl kalkmasındı ki iş ona bakıyordu!
Aradan aylar geçti,kederle üzüntüyle.
Benimle hep oynardı,ilk zamanki haliyle.
Daha bir yıl geçmeden peşpeşe hastalıklar.
Çalıştı benim için dileyerek şifalar.
Gün olur nazar değer düşerdim merdivenden
Karnım küpleme olur,delik açılır tenden.
O,yine başımda,benim için,
Benim iyileşmem için
Günlerce haftalarca beklerdi.
Ve dua ederdi…
Ne zaman uyansam,
Tepemde bir çift göz
O’nun gözleri.
Ne zaman oynamak istesem,
Tepemde bir çift el
O’nun elleri.
Ne zaman ağlayacak olsam
Ağzımda bir çift meme,
O’nun memeleri…
Ne zaman üşüyecek olsam,
Yanlarımda bir çift bacak
O’nun bacakları…
Sanki ben değil de oydum
O’na göre.
Çokları benden umut kestikleri halde,
O “yaşayacak” diyordu.
“yaşayacak ve kocaman olacak”
Çünkü O böyle istiyordu…

Ayağıma düşen taş,
Sanki O’nun ayağına düşmüştü!
Bana bakıyor ağlıyor,ağlıyordu
“Tek sen iyi ol…
Ölürsem de ben öleyim.” diyordu.
Hayret ediyordum.
Bu kadın beni neden çok seviyor.
Kendi yemediğini “toprak” diye
Bana yediriyor.
Her halde bir çıkarı olmalıydı
Kim bilir!..

Aradan yine yıllar geçti
İlkokulu bitirmiştim.
Ayrılmalıydık artık.
Ayrıldık!…
Nasıl ayrıldığımızı hiç hatırlamam
Her halde arkamdan bakıp ağlıyordu
Yaradan’a sığınıp
“Rabbim sen bilirsin.” diyordu.

Aklımda kalan şeyler;
Benim daha iyi görmem için,
Feri sönen gözleri
Benim iyi tutmam için,
Dermanı azalan elleri
Benim güçlenmem için,
Dermansız kalan  vücudu
Hasılı..karga gibi bir şey!…

Kimdi bu kadın diye sormayın.
Neden ayrıldığımızı da.
Kader işte…
Ben şu adaletsiz memlekette
Okumaya çalışan adam.
O da benim anam.
Anam,anam,anam…
Sana defalarca “anam” desem de
Bıkar mı sanıyorsun.
Senden daha çok sevdiğim dünyada
Var mı sanıyorsun.
Sanıyor musun ana sanıyor musun söyle.
Sana olan sevgimi anlıyor musun söyle
Uzak bir memleketin karanlık gecesinden
Seni anan sesimi duyuyor musun söyle?

AYRILACAK OLURSAK

Canım…
Söylemeye dilim varmıyor.
Ama, olur ya bir gün
Aramıza aşılmaz dağlar girer.
Hırçın dalgalar girer.
Geçilmez okyanuslar,
Başka insanlar girer.
Sevgili dostlar girer,
Yağız düşmanlar girer
Vedalaşma olanağı bile bulamadan
Ayrılmak zorunda kalabiliriz.

İşte o zaman
Benim için üzülme.
Kafanda türlü şeyler kurarak,
Birşeyler gelirse aklına
Bana karşı Borçlu kaldığını sanma.
Bden bakarım başımın çaresine
Beni düşünme.

Eğer ki bir gün.
Ayrılacak olursak
Sebebi ne olursa olsun,
Kendini suçlama.
İsteyerek ya da istemiyerek
Her zamki gibi
Bir sakarlık yaptığımı düşün.

Eğer ki bir gün
Ayrılacak olursak,
Ben yine de
Senin için yaptıklarıma
Yenilerini ekleyeceğim.
Diyelim ki sebeb ecel.
İşte o zaman,
Elimde bir kırmızı gül
Cennetin kapısında
Seni bekleyeceğim…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir