Kategoriler
Ozanlar

Ziya ŞAHİN ((Âşık Ziya)

vesikalik

Halk ozanı Aşık Ziya 10.03.1961 tarihinde Kayseri-Pınarbaşı ilçesine bağlı Pazarören Kasabasında Dünya’ya geldi. İlk, orta ve lise tahsilini Mimar Sinan Öğretmen Lisesinde tamamladı. 1979 Yılında Kayseri’ye gelerek çalışma hayatına başladı. Vatani görevini tamamladıktan sonra yeniden memleketine dönen Aşık Ziya, Kayseri Şeker Fabrikasında başladığı işinde yirmi beş yıl çalışarak 2008 yılında emekli oldu.

Halk ozanı Aşık Ziya’nın şiir ve bestelerinin esin kaynağı Melikgazi Köyüdür. Melikgazi; tarihî İpek Yolunun mola verdiği Kuş kalesi, nam-ı diğer; Zamantı Kalesinin adeta kucağına oturmuş, gelen-giden kervanlara ev sahipliği yapmıştır.

Aşık Ziya, çocukluğunu paylaştığı kınalı keklikleri, ağzı-burnu fındık gibi olan, yemyeşil örtünün üzerinde kelebek gibi uçuşan körpe kuzuları, rüzgarlardan kanat takıp “Benden hızlı koşan yok” diyen deli tayları eserlerine konuk etmiş ve bu duygularını;

Dağlar insanların sesine hasret,
Türküler söylenmez yamaçlarında.
Çağlar; derelerin içinde gurbet,
Keklikler eğlenmez kıraçlarında.

Dörtlüğündeki gibi, kilim motifli bir heybe misali omzuna asıp gelecek kuşaklara taşımıştır. Yüreğinde biriktirdikleri bir çavlan olup kimi zaman şiirlerinden kimi zaman sazının tellerinden çağlayıp akmıştır avuçlara.

Aşık Ziya eserlerini, davet edildiği yerel televizyon kanallarından halka ulaştırmış, eserleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır. Eserlerinin bir kısmı  “Anadolu hececileri 5” isimli antolojide yer almıştır.

Ve son olarak,  halk ozanı Aşık Ziya, otuz yıllık birikiminin meyvesi olan “Dağlara Döneceğim” isimli şiir kitabını 2008 yılı- nisan ayında, Laçin Yayınevi imzası ile çıkarmış ve eserlerini okuyucuyla buluşturmuştur.

Ben Milletin Ozanıyım,
Sazımı sözümü satmam.
Dağlardan ilham alırım,
Yalanı özüme katmam.

Tuzunan ekmeği yerim,
Mübarektir alın terim.
Darda kalsam Mevla kerim,
Mahnetin evinde yatmam.

Sırtımda dünya ahvâli,
Gördüm hali pür melâli.
Terk edip evlat iyali,
Hasımlık, hısımlık gütmem.

Bana yar olmadı felek,
Can başıma oldu şelek.
Makam, mansıp neme gerek?
Namerdin ayağına gitmem.

AŞIK ZİYAM dost ararım,
Dosttan yana çok zararım.
Bundan sonraki kararım,
Sabah doğup akşam batmam.

 

BAYRAĞIMI YERE DÜŞÜRME OĞUL
Seni polis ettim vatan yoluna,
Kuşanmış silahı takmış dalına.
Baban kurban olsun selvi boyuna,
Bayrağımı yere düşürme oğul.
Seni helal lokma ile besledim,
Kulağına ezan, kamet sesledim.
Erciyes Dağı gibi sırtım yasladım,
Bayrağımı yere düşürme oğul.
Sarıkamış Mehmetime kar olur,
Çanakkale düşmanıma dar olur.
Namusuma, şerefime ar olur,
Bayrağımı yere düşürme oğul.
Düşün AtaTürk’ü o gün nasıldı,
Gün geldi sınırlar, köyler basıldı.
Vatan diyenlerin sesi kısıldı,
Bayrağımı yere düşürme oğul.
Ali Gaffar Okan nice şehitler,
Yeryüzüne iner gece şehitler.
Dilimde duadır hece şehitler,
Bayrağımı yere düşürme oğul.
Kefen iki metre bez ile arşın,
Bedeli ödenir vatana karşın.
Ha ekmeği yedin, yada bir kurşun,
Bayrağımı yere düşürme oğul.
Bayrakla birleşir İstiklal Marşı,
Yağız atlarla geldik, titrettik arşı.
İmralı’da keyif çatana karşı,
Bayrağımı yere düşürme oğul.
Ayyıldızı gökyüzünü süslesin,
İtirazı olan varsa söylesin.
AŞIK ZİYA şu dünyayı neylesin,
Bayrağımı yere düşürme oğul.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir