Kategoriler
Ozanlar

Zeki YILDIRIM (Âşık Mahrumî)

vesikalik

1946 yılında Kayseri ili Akkışla-Gömürgen Kasabası’nda doğdu.Askerlik dönüşü komşu kızı Hacer Hanım’la evlendi. 1970 yılında Kayseri’ye göç ederek Mahrumlar Mahallesi’ne yerleşti.
Mahallenin adından esinlenerek bir imam dostu,MAHRUMİ
Mahlasını  kendisine vermiştir.
Âşıklığa genç denecek bir yaşta başladı. Ustası yoktur.
1970 yılında bir dokuma fabrikasında işçi olarak çalışmaya başladı. 1994 yılında da ayni işyerinden emekli oldu
1986 yılında kurulan Halk Şairleri Kültür Derneği’nin başkanlığını yaptı,yönetiminde bulundu ve halen bu görevini sürdürmektedir.
Yurdumuzun çeşitli yörelerinde,değişik zamanlarda düzenlenen festival,bayram ve şenliklere katılarak; derecelere girdi, çok sayıda plaket, madalya ve başarı belgeleri aldı.
Evli ve üç çocuk babasıdır.

Sana derdimi dökerim,
Gönül yara sızım benim.
Ağlar boynumu bükerim,
Dert ortağım sazım benim.

Küçük yaşta kaldım yetim,
Eridi kemiğim etim.
Bir kere gülmek niyetim,
Gülmez oldu yüzüm benim.

Yürüdüm aşkın düzünden,
Vazgeçti zâlim, dert yüzünden
Çile, keder,dert yüzünden,
Ağlar durmaz gözüm benim.

Mahrumi ne desin san?
Her dert dayanmaz bu cana.
Talih gülmez oldu bana,
Böyle imiş yazım benim.

TÜRKİYEM

Senin için çalıyorum sazımı.
Sazımda mızrabım telim TÜRKİYEM.
Sen çekersin bir tek benim nazımı,
Kudretim,kuvvetim dalım TÜRKİYEM

Miski amber kokar dalda yaprağın,
Müslüman milletin, kutsal toprağın.
Dört mevsim yaşanır coşar ırmağın,
Dağım, derem,ovam, çölüm TÜRKİYEM

Varına yoğuna hep boyun büktüm,
Yan bakan düşmanın göğsüne çöktüm.
Bazen de ağladım göz yaşı döktüm,
Kurumaz gözümde selim TÜRKİYE.

Yetmişiki millet ile yaşarım,
Düğünde,bayramda oynar coşarım.
Atatürk’ün yollarında koşarım,
Çağdaş,modern, laik yolum TÜRKİYEM.

Vatan sevgisiyle doludur sinem,
Mahrumi der korkmam ben neden sinem?
Senin için mermi taşıdı ninem,
Buna muktedirdir hâlım TÜRKİYEM .

ERCİYES

Yaz gelir Türkmenler yaylana çıkar,
Kurumaz pınarın özün Erciyes.
Güzeller eline kınalar yakar,
Salınır gelinin kızın Erciyes.
Sivrilen o başın göğe erişir,
Dorutaylar cirit atar yarışır.
Koç koyunla kuzusuna karışır,
Yanık yanık meler kuzun Erciyes.

Enginine ak çadırlar kurulur,
Çekilir halaylar davul vurulur.
Tekir’den su içen hasta dirilir,
Elvan çiçek açar yazın Erciyes.

Hisarcık yaslanmış kuzey döşüne,
Oniki ay duman çöker başına.
Destanlar yazıldı toprak taşına,
Dillerde söylenir sözün Erciyes.

Mahrumi’yem gezdim senin başında,
Üşüdüm sert esen boran kışında.
Çoban oldum bir güzelin peşinde,
Göstermedi bana yüzün Erciyes.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir