01.03.1966 yılında Yozgat ili Sarıkaya ilçesi Azapbaşlı Köyü’nde doğan şair Yüksek okul Mezunudur.
Uzun yıllardır Eğitim camiasında görev yapmaktadır. Devlet memurluğunun çeşitli kademelerinde görev yapmış olan Süleyman KARACABEY, 18 yıl Çayıralan Lisesi ve Çayıralan ilçe Milli Eğitim müdürlüğü’nde görev yaptıktan sonra Çocuklarının Eğitimi için Kayseri’ye naklolmuştur.
Görevi içerisinde çok sayıda Tiyatro eserini sahneye koymuş ve rol almıştır
5 yıl süreyle Türkiye Kızılay Derneği Çayıralan Şube başkanlığı görevinde bulunmuştur. Çeşitli Sosyal ve sivil toplum kuruluşlarında gönüllü görev yapmıştır.
2009 yılı haziran ayından buyana Her Pazar akşamı Kayseri’de Talas şiir akşamlarını gerçekleştirmekte olup yapılan bu proğramın her hafta olması nedeniyle Türkiyede bir ilk olma özelliğini taşımaktadır.
17.11.2009 tarihinden itibaren şair arkadaşlarıyla birlikteKAYSADER ismini verdiği Kayseri yazarlar Şairler ve Sanatçılar derneğini kurmuştur. Önce kurucu başkanlığını yürüten Süleyman KARACABEY,08.05.2010 tarihinde yapılan olağan kongrede dernek başkanlığına seçilmiştir.
SüleymanKARACABEY
Türkiye Şairler birliği Danışma Kurulu üyesi ve Halen Kayseri il Temsilciliği görevini ve KAYSADER başkanlığı’nı sürdürmektedir.
Türkiye genelinde yapılan Çeşitli şiir ve edebiyat etkinliklerine katılması , davet edilmesi konuşmalar yapıp şiirler okuması Türkiye de bir çok şair ve yazarla tanışmasını ve onlarla sohbetler etmesini sağlamıştır. Kendisinin de zaman zaman ulusal manada organizeleri gerçekleştirerek ev sahipliği yapmaktadır.Çeşitli makaleleri ve denemeleri bulunmaktadır.
“MEVSİM RÜZGARI” ismini verdiği Şiir Kitabı Malcan ajans tarafından yayınlanmıştır.
Şiirlerinden bazıları ulusal basında yayınlanmakta olup; ayrıca Sıla,Bozok ,kümbet altında,gibi de yayınlanmaktadır.
Bazı interaktif gazetelerde müstear isimle köşe yazarlığı da yapan şairin şiirlerinden bir çoğunun internet radyoculuğu aracılığı ile okuyucularına ulaştırılmaktadır.
Süleyman KARACABEY,Sahibi ve genel yayın yönetmenliğini yaptığı ve iki ayda bir çıkacak olan “EĞİTİM,KÜLTÜR,SANAT ve EDEBİYAT” dergisi olan “ÇINGI” adlı derginin ilk sayısını 10 mayıs 2010 tarihinde çıkarmıştır.
Evli ve iki erkek çocuk babası olup,Kayseri de ikamet etmektedir.
GAZEL
Gördüm yine canân’ı cemâli parlıyordu
Savurdu deli rüzgar saçlar yüz’e döküldü.
Alıp aklım başımdan beni divane etti
Ruhumda saklı gizler yandı töz’e* döküldü
Rûşen ettim sevdâmı beyan ettim âleme
Gül ruhsârında haya ceylân göz’e döküldü.
Nicedir bekledim yâr hep vuslatın gözledim
Derde derman sayarken keder öz’e döküldü.
Sevdan uğruna aktı gözümden yaş çağladı
Mısralar çiseledi dilden söz’e döküldü.
Firkatin acısıyla figân eylerken gönül
Bağrımı yakan ateş candan köz’e döküldü.
Hicranın yaktı beni eleme yâr eyledi
Mecnûn oldum yoluna derdim iz’e döküldü.
Aşkın bin yıllık yüküm taşıdım yüksünmeden
Bizâr etti bî-vefân derman diz’e döküldü.
Karşılığın bulmayan sevdalar toy vermezmiş
Bu sevda ağacından suslar biz’e döküldü.
Kolay sanma sevdâyı daim cefâ çekmektir
Yokuşunda terledim derman düz’e döküldü.
Azabî’m; rüya gördün sevdâ gölüne daldın
Nasip değilmiş sana ahir güz’e döküldü.
*Töz:Cevher
SON CEMRE
Mûteber olup sarsa cümle cihânı fikir
İlmi ferâset yoksa içinde boş hevâdır.
Murâda giden yolda, aşkla yanmazsa zikir
Aldanır ruhun ancak, hoşa giden nevâdır.
Münevver değilse yol, elbet âkıbetin kir
Hakikatin yolunda bekliyor münker nekir
Zindan içinde zindan, zamana kurmuş pusu
Kaç günahın arıtır deryalar dolusu su
Her mevsim çile yükü, her günüm bin bir keder
Gönlümü saran ateş, cehennemden de beter.
Heba olan ömrüme yeter de serencâmı
Harap olan bedenden gayrı yoktur encâmı.
Gayrı vuslat zamanı yaşadığın son cemre
Senin olsa da dünya, kâr etmez geçen ömre
Yâ râb! nedir çektiğim, dahası revâ’mıdır
Aşkın acısı bana bulunmaz devâ’mıdır.
Göster lütfunu bir kez ,şu yüzüm handân olsun
Canım senden emanet yoluna kurban olsun.
NÂR’A DÜŞTÜM
Deli divâne oldum ummân-ı aşk’a daldım
Çöle saldım leylâyı akl-ı mecnûnda baktım
Gerçek miydi hayal mi belki rüyâya daldım
Canânın hasretinden bağrımda ateş yaktım
Firar eyledi günler yılları yoğa sattım
Ne gündüzde uyudum ne gecelerle yattım
kırpmadım kirpiğimi sabaha kulaç attım
canânın hasretinden bağrımda ateş yaktım.
Gülmeyi terk eyledi hüzzamla baktı gözüm
Unuttum lisânımı kalmadı dilde sözüm
Cümle cümle tuz bastım yarama yandı öz üm
Canânın hasretinden bağrımda ateş yaktım.
Vurgun yedi ciğerim nefes alamaz oldum
Gülşende gonca gülken daha açmadan soldum
Acep neydi günâhım dertle çileyle doldum
Canânın hasretinden bağrımda ateş yaktım
Menekşe topladığım sevdânın yollarında
Filizlenip kök salan ağacın dallarında
Kuruyan her bir gülün o narin kollarında
Canânın hasretinden bağrımda ateş yaktım.
Azâbim nâr’a düştü gel biraz da sen ara.
Düşündükçe sevdânı azdı içimde yara
Bıraktım elimdeki uçurtmayı rüzgâra
Mavide umut gördüm bahtıma düştü kara