Kategoriler
Şairler

Emel GÜZ

eg

Kayseri-1974 doğumludur.(Şair-Yazar Abdulkadir Budak’ın kızıdır.)
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
Avukatlık yapıyor.
İlk şiiri 1997’de Dört Mevsim edebiyat dergisinde yayınlandı. Şiirleri, yazıları, kendisiyle yapılan söyleşiler ve yaptığı söyleşiler Damar, Düşe-yaza, Kül, Dize, Edebiyat ve Eleştiri, Poetikus, Varlık, Düşlem, Mavi Portakal, Bahçe, Şiir Odası, Sincan İstasyonu, Yasakmeyve vb. gibi dergi ve gazetelerde şiirleri yayımlandı.
Şair Türkan Yeşilyurt’un söylediği gibi yorucu, acıtıcı ve şifreli bir şiiri olan Emel Güz depresyon dili ile yazmaktadır.

Ödülleri:

1-1998 Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü’nü
2-1999 Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nü kazandı.

ESERLERİ:

Şiir Kitapları:
1-Ciddi Hayal (2000, Mayıs Yayınları)
2-Ruhum Gövdemde Değil

RÜZGAR GÜLÜ

farkında değilsiniz
bu evden her gece iki yaprak düşüyor
doğaçlama geçiyor hayat gitar tellerinden
üşüyen yakasında varlığımızın
anne dantel
baba şiir
bu evde her gece
bir hayret iki tehir

ben bilmezdim o bilmezdi
sizler anlamazdınız
sesimiz ucuzdu
alnımızdan görünürdü ufku ömrün
kuşların kızıl yazgısıydı o tenha elleriniz
bağırırdık susardınız
acırdınız olmadık sirayetten
görmezdik sabahı sabırla dokuduğunuzu
ve dokunduğunuzu mahçup tüllerimize
biz bilmezdik
siz uyurdunuz

farkında değilsiniz
bu kılıfa gitar lazım
bu darlığa ağaç ve ip
kendimize benzedik ne yaşadıksa
ne çıktıysa göçebe ağızlardan
onu dilemiş sayıldık
tespihleri de alıştırdık
adımız yokluğunuz
baş ağrınız
bunca toz bunca sıkışan soluk
anneye dantelden
babaya şiirden vardık

(göçebe unutur ya kendi dilini…)

siz bizi hiç ölmemiş sayın
batar yürek bile
yağmur dinmeyegörsün vakit azalmaya
ben O’nun duacısıyım
aciziyim saçlarıma bakın
son kası da yapılmıştır
sarhoş melekler çıkmıştır ruhumuzdan
anneler sandık olmuştur
babalar yaşlı birer Yusuf
çünkü bu yas bizi
görülmemiş yerimizden yakalar

o bana sesti
ben ona abla
farkında değilsiniz
dövecek gözlerinizi bu düşkün iki yaprak
çoğalıp heceleyerek buyurgan ateşini kurtuluşun
başka bahar gelmeyecek
başka bahar gelmeyecek
öyle çıplağız biraz cesaret
elleriniz ellerimizdir
payınız belleğimiz
ben ona çiçektim
o bana işaret

sizi de yatıştırırlar süslü emirleriyle hayatın
saatinize bakın
rüzgar gülü bir anahtarla
giriliyor bu odaya
yas büyüğe
ölüm küçüğe düşüyor bu evde

son damlasına dek
akacak dilimizden kan
oda bahane

ÖSTROJEN
Anne! Ben sende kötü bir başlangıçtım.
Hayatın kanlı duvarına sancıyla tutunan taş.
Sevmediler beni, ben bir anne ölüsüydüm.
Anlamadığın bir dille beni yalanladılar!
Şiir yazdım… O da yazdı… Okumadık birbirimizi.
Anne! Duvardan anneleri silmek istiyorum.
Ölmeliyim anne olmamak için bir daha.
İlaç boşaldıkça beynim çürüyor!
Neyi bekliyoruz gömülmek için ilaç kutusuna!
Çürüyen beyin kokusuna anneler dayanamaz.
Anne! Şiirleri cam vazolar gibi…
Salonun, yüzümün, kağıdın orta yerinde!
Yeniden ezberleyip duvardaki biçimini,
Aklımı senin “ilk göz ağrımsın” dediğin
Yere bırakıp şöyle senin gibi büyümeyi…
Anne! Duvarımı yıkma yüzüme bak!
Çıkar gözlerini ağrından kurtul!
Ben iyiyim, kendi halinde bir ceza…
Kutsal olan şeyler kolay yıkılır
Beni sevme kendinden kurtul!
Anne! Beni sana benzetiyorlar
Korkuyorum anne olmaktan!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir