Kategoriler
Makaleler

Cumhuriyet

                                   BİZ… CUMHURİYETİZ

Semra Meral

18semra

 

 

  Çanakkale’de suya destan yazarak, yedi düvele dersini verip; “Cumhuriyet’in  öÖnsözü”nü okutanlar dedelerimiz, babalarımız, oğullarımızsa; Galiçya’da, Şipka’da, Dimetoka’da; 93 Harbi ve İstiklâl Harbi’nde, yufka ama cesur yürekleriyle, ince ama çelik bilekleriyle “Şerefli  Türk  Tarihi”ni dokuyanlar, nenelerimiz, analarımız, kızlarımız, bacılarımız değil miydi

?…Dedelerimizle birlikte “nenelerimiz” ; babalarımızla birlikte analarımız’ı,  oğullarımızla birlikte kızlarımızı ağabeylerimizle birlikte bacılarımızı “ Ya şehit ol, ya gazi !” diye uğurlamamışlar mıydı ?…

“Biz de üç şeye kına yakılır: Yaradan’a kurban olsun diye ‘koç’a;  evine kurban olsun diye ‘gelin kıza’, vatanına kurban olsun diye ‘asker’e…” deyip Zileli Kınalı Ali*** ve daha nice velileri,Hasanları, Hüseyinleri; Ahmetleri ve Mehmetleri uğurlayanlar, neneler, analar, bacılar ve kucağındaki bebesiyle ‘taze gelinler’ değil miydi?…

İşte nenesiyle bebesiiye;  anasıyla kızıyla oğluyla can verilip, kan dökülerek kurtarılan ve yeniden kurulan bu vatan için TÜRK’ü çok iyi tasvir edecek, üzerlerine çok iyi yakışacak yepyeni bir elbise gerekti, yeni bir biçim, yeni bir model  ama özü yine “biz” olan yeni bir ‘vizyon’du aranan. Hemen bütün insanlığa yakışacak olan ama milletimize  daaha bir oturan; sanki özbe öz biçilmiş bir kaftandı aranan. MİLLETİ ADINA ‘İstiklâl benim karakterimdir’ diyen Ata’nın gür sesi ile ve elbiriğiyle dikilecekti. O, “fazilet elbisesi”, en iyi bir idare biçimi olan; ‘hak,hukuk,eşitlik kardeşlik’ g,bi bütün kurum ve kuruluşlarıyla kök saldığı cumhuriyet; aslında milleti adına “İstiklâl benim karakterimdir” diyen atamızın gür sesi ile şekillenen bir  “fazzilet elbisesi” değil de ne idi.

Bu demokrasi, bu erdem elbisesini bize gazi analar, sağ kalan bacılar dikti ise, Gazi Atalar  ve oğullarda adını “Cumhuriyet” koydular… Veya Gazi Mustafa Kemal  ATATÜRK’ün işaretiyle babalar,oğullar dikti bu “Cumhuriyet” denen bu taze fidanı; analar, bacılar, kızlar da hiçkurutmamak için el ele,  omuz omuza verdiler; eşleriyle, kardeşleriyle, oğullarıyla daha önce olduğu gibi bu günde; dün olduğu gibi bu günde; bugün olduğu gibi yarın da ! Yeşertmeye, işletmeye devam edeceklerdir.

29 Ekim 1923 den beri bizi donatan Cumhuriyet, bizim erdemimiz ‘92’ yıldır bizimdi,r, b,zimledir Cumhuriyet; O’nu kimselere vermeyiz!

Zaten ‘cumhur’ halk demek; sen, ben, o “biz” ‘hepimiz’  demek.

Nene dede, ana baba; çoluk çocuk, hepimiz demek.

Zaten  biz ezelden beri 3aşık değil miyiz istiklâle;

Bize hiç tasmalık etmişmidir ki altın lâle ?

Bizdeki hürriyet tutkusu yaktı  ‘aslında var olan demokrasi meşalesi’ni; istiklâl aşkı da doğurdu şu ‘cumhuriyet’i.

Cumhuriyet; demokrasinin en gözde çocuğu, uğruna ölesi evladı, öyle öyle kıymetlim ki…

Cumhuriyet, bizim özümüz, sözümüz, kişiliğimiz, kimliğimiz, örtümüz,kültürümüz.

Biz ezelden beri hür yaşamış, ebede kadar da hür yaşayacak olan bir milletiz !

Cumhuriyet; kanımız, iz’anımız, irfânımız…

Değil mi ki ”Cumhur”  ‘halk’  deemek; sen ben o demek. Siz biz hepimiz!

Analarımızın elleriyle diktiği, oğullarımızın yeşerttiği bu fidanı hiç kurutmamalı; bütün kurum ve kuruluşlarıyla canlı tutmalıyız.

Öyle ise siz, biz;

Siz,hepiniz; hepiniz geliniz !…

Omuz omuza; el ele veriniz.

Sen,  ben,  ‘O’  hepiniz… hepiniz Cumhuriyetiz;

Siz, biz, hepimiz…hepimiz Cumhuriyetiz…

SİZ CUMHURİYET; BİZ… CUMHURİYETİZ !

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir