Kategoriler
Şairler

Ali Rıza NAVRUZ

arn

Kayseri’nin Bünyan ilçesine bağlı Burhaniye Köyü’nde doğdu(01.01.1954). İlk öğrenimini köyünde, (1965), orta ve lise öğrenimini Kayseri’de, yüksek öğrenimini ise Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Muğla İşletmecilik Yüksek Okulu’nda (1981) tamamladı Hâlen İl Özel İdaresinde EĞİTİM UZMANI  olarak görev yapmaktadır.

Ali Rıza Navruz, ilk şiir denemelerinde; çocukken annesinden dinlediği türküler ile halk hikâyelerinin etkisindedir. Halk, Dîvan ve modern Türk şiirinin şekil ve konu özelliklerinden yararlandı. Arayış döneminde, şiirin bütün unsurlarıyla birlikte bulunmasına inanarak; her şiirinde yeni bir ses bulmaya ve yeni bir yapı kurmaya çalıştı. Bu dönemde özellikle öz ve biçimi dengedetutarak ritme daha fazla önem verdi. BÖYLECE, ŞIIRLERINDE ESKIYE BAKAN FAKAT YENIYI SESLENDIREN BIR ÇIZGIDE DUYGU, DÜŞÜNCE VE HAYALLERI EN RAHAT SÖYLEME IMKÂNI BULDUĞU BIR IFÂDE TARZI ILE ŞEKIL KAYGISI TAŞIMADAN KENDI ÜSLUBUNU OLUŞTURDU.

Şiir Kitapları:

1-Sızı-1990
2-Kozmik Rüzgârı-Sızı-1991
3-Sınırsız Düşlerin İdamlık Yüreği-1994
4-Ve Aynı Rüzgarla Savrulduk(ortak)-1996
5-Amir Hükmüne Rağmen-1998
6-Öksüz Uykular Bıraktım Yatağıma-2000

Denemeleri:

1-Benden Bana Mektuplar-2003
2 Mısralarda Doğan(Aydemir Doğan)-2004
3-Ellerin Olamıyor
Araştırmaları:

1- Hasan Aşık Hayatı ve Şiirleri-2002
2-Edebiyat Harcı-2003
Yayına hazır Eserleri:

1-Bet Beniz Arasında (şiir)
2-Türk Sanat Müziği Güfteler Antolojisi
3- İsme Yazılı Şiirler antolojisi
4-Önemli gün ve haftalarla ilgili şiir dosyası

 

Erciyes
Halini takrire dilin dönse de,
Bir ömür dinlesem seni Erciyes.
Geçmişlere artık mazi dense de,
Başından geçeni bilsem Erciyes.

Seninle paylaşsam o asırları.
Bir ben bilsem sakladığın sırları.
Akbaşında esen kasırgaları,
Şu bağrımda tutsak etsem Erciyes.

Alparslan’a selam dursak ikimiz.
Kükreyince cihan tutsa sesimiz.
Sade kahve isteyince nefsimiz,
Talas bağlarında içsek Erciyes.

Yine Âşık Kerem bize uğrasa.
Bu kez bizden Han Aslıya yol bulsa.
Yanmışların duaları olmasa,
Suyun akmaz, Tekir kurur Erciyes.

Göğsündeki gülün, Aslı mı biri?
Kerem yanında mı, canlı ve diri?
Hey dağların hası ve dahi piri,
Sana gelen, sende kalır Erciyes.

Türkmen kızı yaylağına konar mı?
Karacoğlan gelip Elif sorar mı?
Damağı çatlamış suya kanar?
Vuslat pınarından versek Erciyes.

Moraran başınla bana benzersin.
Meme diye, bulutları emersin.
Tek kelime, -var ya- er oğlu ersin,
Dokunan teninde yanar Erciyes.

Yasladım sırtımı, arkamsın deyu.
Nazlanma, ruhumu karın ile yu.
Kem gözlere gelse, Oğuz’un suyu,
Sende filizlenir, durur Erciyes.

MATAL

Evvel zaman içinde/
Kalbur da saman içinde cebelleşirken
Ayvaların çiçek açtığı
Bir mevsimin alaca karanlığında doğmuşum!
Tâ o gün, bu gündür severim ayvanın sarısını.
Ve kekremsi tadında beni bulurum.
Ondördü yüzüyle parıldarken ay/
Çevresinde yıldızlar; oynarmış
‘Çöğmeli çüş’ oyununu…
Zühre kaptığında cezveyi eline
Rahmet okuturmuş saman yoluna.
Koluna; beni takarmış…
Gel zamanlar olmuş
Git zamanlara nispet!
Dedem bir elinde kısbet/
Er meydanı ararmış çevresinde.
Mor üstü/
Üstü yosun kayalar beni ararmış.

‘Eskişehir Marşı’yla öğrenmişim
Düşmana saldırmayı.
Karı ‘Erzurum Dağları’ türküsüyle anmışım.
Boranı hiç tanımamışım başımda esmeden önce.
Oysa; ne bağırlar yararmış…

Navruz toplarken tepelerde/
Tren yollarında kömür avcısıyken/
Ve; cızlavert lastiklerimi delerken diken/
Acıyı tanımışım.
Kızlar; cep aynasında saçın tararmış…

Odamın ifildek ışığında
Okurmuşum Keremin sevdâ türküsünü.
Âh Han Aslı/ âh zâlim keşişin kızı
Göğsündeki düğmenin büyüsünü/
Ben mi yaptırmışım?
Ayvazsız körün oğlunu, öksüzdür sanırmışım.
Ellerinden kan damlarken kızların
Hayran kalmışım sabrına Yusuf’un.
Ve beni/
-Henüz yeni terlerken bıyıklarım-
İsa’nın; İnsan havarileri avlamış…

Şimdilerde
‘Beni bir gözleri âhûya zebûn etmiş felek’
Belli… Belli ki;
‘Matal başını bağlamış/
Döne döne ağlamış…’

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir