Kategoriler
Şairler

Ahmet ASMA

ama

1936 yılında Kayseri Mimarsinan’da doğdu. İlkokulu 1948 yılında bitirdi.

Pazarören Mimarsinan İlköğretmen Okulu mezunudur.

Niğde yüksek öğretmen okulu ön lisansını tamamladı. Otuz yıl sınıf öğretmenliği ve yöneticilik yaptı.

1985 yılında emekliye ayrıldı.

1956 yılında Kayserili Genç Şairler Antolojisinde şiirlerini yayınladı Bu antolojiyi dönemin şairleri ile ortaklaşa çıkardı.Aynı zamanda kendisinin ilk eseri oldu.

Her konuda şiir,makale,nesir türleri yazdı. Yazdıklarını çeşitli gazete ve dergilerde  yayınlandı.

Şiirlerini;

ANADOLU’NUN SESİ

SEVGİ BAHÇESİ    adlı kitaplarda toplayarak yayımladı.

Not:Kitap çalışmalarımız  sırasında,kitap sahifelerimiz arasında yer alan; Değerli emekli öğretmenimiz,şair,yazar AHMET ASMA’yı 6 Mayıs 2010 akşamında kaybettik.
ALLAH Rahmet eylesin.

ERCİYES
Göklere yükselen o dik başınla,

Seven gönüllere giren Erciyes.

Kavrulan toprağın, yanan taşınla,

Uzağı, yakını gören Erciyes…
Bizi düşünmekten ağardı başın,

Bizim için kutsal toprağın, taşın.

Sana hayran bakar senin yurttaşın,

Bize tüm aşkını veren Erciyes..
Bir tarihsin, tarihten de yaşlısın,

Var olalı olgun, ağır başlısın.

Saçların bembeyaz, siyah kaşlısın

Pirler arasına giren Erciyes.
Dik başından kar eksilmez bir dağsın,

Yaşınla başınla bir eski çağsın.

Ateşlerde yandın, ölmedin, sağsın

Genç dağlardan hesap soran Erciyes.
Özündeki ateş bitmez, tükenmez,

Bir “Anıt” gibisin, sana “dağ” denmez.

Asırlar geçse de ateşin sönmez,

Bu ateşle bizi saran Erciyes…
Vatan sevgisiyle tutuşup yandın,

Savaş değil sen barışa  inandın.

Tufanlara  karşı koydun, dayandın,

Dostluk köprüleri kuran Erciyes…
Eski bir volkansın; susmuş gibisin,

Püskürmeyi şimdi kesmiş gibisin.

Püsküren dağlara küsmüş gibisin,

Sabırla yerinde duran Erciyes…
Bir gözün Kıbrıs da bir gözün Van’da,

Ege’yi düşünür aklın şu anda,

Benzerin yok gibi bütün cihanda,

Barıştan kaçanı yeren Erciyes…
Erciyes’im! Bu duygular var bizde,

Destanlar yazılır tarihimizde.

Vatan aşkı yanar yüreğimizde,

Kalbi vatan için vuran Erciyes…

HER YERDE, HER ŞEYDESİN
Kulların her zaman seni anıyor,

Kur’an da, hadiste, dilde sen varsın.

Yarattığın her şey seni tanıyor;

Senin yolundayım, yolda sen varsın.
Ağaç, orman örtmüş ovayı-dağı,

Meyvalar doldurmuş bahçeyi, bağı,

Tek düşünen sensin ölüyü, sağı,

Ağaçta, çiçekte, dalda sen varsın.
Çiçeğe kokuyu, rengi verensin,

Uzağı, yakını gözleyen sensin.

Gizli-açık sen her şeyi bilensin;

Lâlede, sümbülde, gülde sen varsın.
Bitkiler devadır, madenler ilâç,

Senin nimetine her canlı muhtaç.

Rızık veren sensin, yoksa herkes aç,

Arıda, petekte, balda sen varsın.
Yağışlar olmasa denizler kurur,

İklimler değişir, yaşamak durur.

Güneş dünyamızı kasıp kavurur,

Gökte, yerde, suda, çölde sen varsın.
Akıllar ötesi uzay yarattın,

Ay, yıldız, güneşle gögü donattın.

Bu sonsuz boşluğu nasıl kuşattın?

Uzayda, uydu da telde sen varsın.
Dersimizi aldık depremden yana:

Bir anda enkaza döndü Marmara…

Nasıl kulluk etsek Allah’ım sana?

Yangında, depremde, selde sen varsın.
Destandır plevne, Viyana, Mohaç

Şehitler, gaziler başımızda taç.

Allah inancıdır en kutsal inanç;

Tuna, Dicle, Fırat, Nil’de sen varsın.

 

SON YOLCULUK
Her gönülde umut dolu,aşk dolu;
Ölümün ateşi sönmüyor,sönmez!…
Mevla’mız “ölüm”lü yaratmış kulu,
Ölenler geriye dönmüyor dönmez!..

Silinmez yazgıdır çekilen çile;
Gafil olma,Hak’tan sağlıklar dile…
“Ölüm” kapımızı çalarsa hele:
Gözyaşı diner mi Dinmiyor,dinmez!..

“Kader” dedik yazgıları adına;
Eren var mı mutluluğun tadına?
Bu dünya emanet erkek, kadına
Herkes bu gerçeği bilmiyor,bilmez!..

Ölümü düşündüm,derine daldım
Derine daldıkça şaştım da kaldım…
Dünyadan,Mevla’dan dersimi aldım
Anladım ki,dertsiz olmuyor,olmaz!…

Ne günler geçiyor aklı karalı;
Çoğu gözler yaşlı,yürek yaralı…
Allah düzeni böyle kuralı
Baktım da insan gülmüyor,gülmez!…

Onca arkadaşlar,dostlar ne oldu?
Düşündüm de içim hüzünle doldu…
Onlar çınardı;Gözden kayboldu
Su içsem içime sinmiyor,sinmez!

Gönüller ağlıyor,gözler ağlıyor;
İlâhi emirler bizi bağlıyor…
Ölümün ateşi yüksek dağlıyor,
“Ölüm olmasaydı” denmiyor,denmez!…

Binbir yol olsa da yollar birleşir;
Son yolculuk başlar,dertler depreşir…
Bize kıcak açar tabut,teneşir;
Bu yol yolun sonu,gidenler dönmez!…
05.04.2009

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir